Prizmanın Çatlağı: Anlatmaktan Yorulmak

MOD avatarı

Bir prizma ne işe yarar? Prizma, dışarıdan gelen ışıkları kendi yapısına ve yoğunluğuna göre farklılaştırıp dağıtan optik bir nesnedir. Prizmanın içinden geçen ışık, tek bir çizgi gibi girse de dışarıya rengârenk, farklı tonlarda dağılır. Bu muazzam olay bize ne ifade ediyor peki?

Bir Prizma Olarak İnsan Zihni
İnsan zihnini düşünelim. Düşünce dünyasını hayal edelim. Milyarlarca insan, milyarlarca düşünce, milyarlarca prizma… Evet, insan zihnini bu yazı boyunca bir prizma gibi ele alalım. Her insanın kendi iç dünyasını oluşturan yaşanmışlıklar, duygular, kültürler, aile yapıları ve inançları gibi onlarca parametresi ve kıvrımları vardır. İşte bu kıvrımlar, zihin dediğimiz olağanüstü prizmamıza işaret eder.

Prizmadan Prizmaya Işık: İletişim Arayışı
Bu insanların bir yaşam içerisinde sürekli iletişim halinde olduklarını, düşüncelerini kendi prizmasından yansıyan ışıkları başka prizmalara doğru gönderdiğini hayal edelim. Bir insandan başka bir insana ışık göndermek… Gönderdiği bu ışıkların benzer seviyede yansıdığını görebilmek…

Her prizma biraz bencildir. İster ki gönderdiği ışık, karşısındaki prizma tarafından çok kırılmadan, dağıtılmadan, farklılaştırılmadan geri yansıtılsın. Yani insan ister ki kendi dünyası anla anlaşılsın. Karşısındaki kişiye kendini anlatır ve anlaşılmak ister.

İnsan Neden Anlaşılmak İster?
İnsan, kendi prizması içerisinde barındırdığı kıvrımları, renk demetlerini, kısacası düşünce dünyasının keşfedilmesini, bilinmesini ister. Bunu bazen haklı olduğu bir konuda farklı anlaşıldığını düşüdüğü için yapar. Bazen bir hayranlık arayışı içindedir. Bazen de yanlış anlaşılmak tahammül sınırlarını zorlar. Fakat insan hep kıymet verdiği prizmalara karşı kendini anlatmak, içindeki yoğunluğu göstermek ve anlattığı gibi anlaşılmak ister. Sürekli ışık gönderir, sürekli kendi yoğunluğundan verir, dünyasını anlatır.

Anlaşılmak Bir Ayrıcalık mı?
Eğer ışığını gönderdiği prizmanın yoğunluğu kendi prizma yoğunluğuna benzerse (yaşanmışlıklar, duygular, kültürler, aile yapıları ve inançlar gibi), bu insan şanslıdır. Onu anlayabilen, düşüncesini ve iç dünyasını olduğu gibi paylaşabilen milyarlarca kombinasyon içinde istisna bir kombinasyona erişebilmenin hazzını yaşar. Fakat çoğu zaman insan bunu başaramaz. Ya hiç bulamaz ya da yanılmıştır; kendi yoğunluğuna eşdeğer bir prizma bulamamıştır.

Gerçek Aydınlanma: Işığı Kendi Prizmana Yöneltmek
Asıl aydınlanma burada devreye girer. İnsan şunu bilmelidir: Tam olarak anlaşılmak istiyorsa, önce kendi varlığına kendini anlatmalıdır. Işığını kendi prizmasının içine doğru yöneltmelidir. Sürekli olarak kendine doğru bir yolculuk içerisinde olmalıdır. Kendi ışığı, kendi prizmasında asıl değerini mutlaka bulacaktır.

Fakat bu kısmıda da bir gerçeği kabullenmeden geçemeyiz: Bu sücretin devamında, sürekli olarak kendi ışığına maruz kalan prizma, yoğunluğunu kaybedecek, yıpranacak ve ışıkların ağırlığı altında çatlayacaktır. Bu, anlaşılmaktan yorulan, anlaşılmaktan umudunu kesen insanın çıkmazlarından biridir.

Ez Cümle:
İnsan, anlaşılabileceği kendi yoğunluğuna yakın bir prizma ile ışığını paylaşabilir ve bu büyük bir mutluluktur. Fakat bunu başaramayan, başardığını sanan veya başardığını düşünüp hayal kırıklığına uğrayan herkes için gerçek çözüm şudur:

On yıl önceki doktorumuz belki şöyle derdi: “Işığını göndermeye, yoğunluğuna eşdeğer prizmalar bulmaya devam et. Asla pes etme, elbet bir gün anlaşılacaksın.”

Fakat yeni doktorumuz daha fısıltıyla şöyle der: “Anlatmaktan yorulmadın mı? Artık vazgeç ve içine dön.”

Hep birlikte çatlamak dileğiyle… Kendinize iyi bakın 🙂

Loading

MOD avatarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir