LEVH-İ MAHFUZ ( BÜYÜK KİTAP! )

mod avatarı

İnsan aklı eşsiz bişey değil. En azından kullanabildiğimiz kadarıyla. Yani tabi kendi içinde yinede eşsiz fakat temel sistemi çözümlemeyi tahayyül edemeyecek kadar aciz. Yani yetersiz. Bundan dolayıdır ki bazı kavramları sadece kelime anlamıyla hayalinde canlandıracağından anlama noktasında noksanlıklar çıkıyor. Tam hakikati anlayamıyor yani. Mesela adına Levh-i Mahfuz demişler. Muhafaza edilen levha. Vikipedi dilinde ” İslam dininde kader olarak isimlendirilen, geçmiş ve gelecek tüm olaylar ve varlıklar Allah katında bulunan Levh-i Mahfuz’da yazılı bulunmaktadır. İbn-i Kemal’e göre, Levh-i mahfuz, korunmuş levha demektir. Olmuş ve olacak her şeyin yazılı olduğu kitap ” olarak tanımlanmaktadır. Bir kitap ama kocaman bir kitap veya kocaman bir levha aklımızın alamayacağı büyüklükte. Kitap yada yazılı birşey deyince dolayısıyla insanların aklına kalem ve mürekkep geliyor. Kalem ve mürekkep silinmezden yola çıkıp kaderimizde böyle yazılıydı, alın yazımız böyleymiş gibi cümleler ile sapkınlığa düşülüyor. Biraz sorgulayınca sahi herşey levh-i mahfuz da yazıyorsa ben niye uğraşıyorum, ya da imtihanın ne manası kaldı gibi haklı şüpheler doğuyor. Bazı büyük alimler bu konuyla ilgili çeşitli açıklamalarla bulunmuş insanları tatmin etmişlerdir. Fakat orada da kendileri gördüklerini yani bildiklerini insanların anlayabileceği şekilde yorumlama gayretine girmişler. Biraz sonra benim açıklayacağım durum ise anlaşılması için biraz üzerine düşünülmesi gereken zorlayıcı bir açıklama olacak. Ama kısım kısım bunu ele alıp parçaları birleştirirseniz daha kolay anlayacağınızı umuyorum. Aksi durumda “saçmalamış bu” deme durumunuz söz konusu.

KURAN

“Allah(o yazıdan) dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Ana kitap (olan Levh-i Mahfûz) ise O’nun katındadır.” (Rad, 39)
“Şüphesiz ki biz, her şeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık.” (Kamer, 49)
“Çünkü gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da) bulunmasın!”(Neml, 75) 

İNCİL

Çünkü her olayın, her eylemin zamanını belirledi. Vaiz 3:17

Kutsal Yazı’nın yerine gelmesi için böyle olacak. Size şimdiden, bunlar olmadan önce [Allah’ın izniyle] söylüyorum ki, bunlar olunca, benim o olduğuma inanasınız.” (Yuhanna, 13:18-19)

Allah nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O’ndan dilemeden önce bilir.(Matta, 6:8)

ve diğer sair dinlerin çoğunda kader ve levh-i mahfuz konusunda ortak mesajlar vardır.

Hafıza. İnsan Hafızası nedir? Verileri kaydeden bir çeşit enerji topluluğudur. Burada enerji kavramı biraz derin ama beyin içinde nöronlar iletim kanalları vs. enerjiyi oluşturur.İnsan hafızası bir şeyleri yaşadıktan ya da gördükten sonra saklamaya başlar. Yani öğrenmiş olur. Örneğin ateşe elini uzatır bakar yakıyor, bir daha ki sefere elini uzatmaz yakacağını bilir. Tabi birde bu hafızanın tecrübesine göre sonraki olacak olayları tahmin etme yeteneği de mevcuttur. Bu önemli bir bilgi cebimize atalım ileride lazım olacak.

İnsan yaşar anıları biriktirir ve ölür. Ölen bir insanı ele alalım. Hafızasını yoklayalım. Geçmişte tüm yaşadıklarını bilir değil mi? Evet tabi ki de çünkü anısıdır hatırlar. Ölen bir insanın yaşadığını ve doğum tarihine gittiğini düşünün birde. mesela 8 yaşında okuldan çıktığı bir gün nereye gideceğini bilir. Çünkü daha önce yaşamıştır. Yani özetle biz insanı öldükten sonra geçmişe götürebilsek hangi hareketi tekrarlayacağını bilir çünkü anı olarak onda saklıdır. Tam randıman alınmasa her şey harfi harfine hatırlanmasa da çoğu şeyde bu böyle olacaktır. O enerji sayesinde, hafıza enerjisi sayesinde anıları saklama durumu var.

Allah’ın ” İlim ” sıfatı vardır. yani bilmek. Ondaki ilim bizim aklımızın alamayacağı ölçüde geniştir. Bu ilimin içine az önce vermiş olduğumuz örnekteki hafızayı eklersek taşlar yavaş yavaş yerine oturur. İnsandaki hafıza enerjisinin trilyarlarca (sonsuz diyelim) katını alın yaratıcıya verin. Ne kadar büyük bir beyin yani ne kadar büyük bir enerji oluşur değil mi ? Çok büyük bir enerji. Düşündünüz mü. Bu enerjinin sadece insanların değil tüm evrenin merkezinde olduğunu düşünün bir de. Yani dünya,içinden çıkın güneş sistemi, içinden çıkın samanyolu galaksisi, içinden çıkın milyarlarca samanyolu galaksisi gibi 1. boyuta gelin, çıkın ordan tek tek en küçük daireden en büyük daireye kadar kozmosa kadar ilerleyin. Daha içinde bulunduğumuz sistemi bile aklımız tahayyül edemezken bunları idare eden ana enerjiyi yani yaratıcının ilmini düşünün. Şimdi ilim sıfatının sonsuz genişliğini kavrayabildiniz mi ?

En küçük dairemiz olan güneş sistemini düşünün. Orada ki bir yıldızın ışığının bize yetişmesi ne kadar zaman alıyor? Bir kaç galaksi ötedeki çarpışmaların etkisindeki dalgalar sinyaller ne kadar sürede bize ulaşıyor? 5 milyar yılda. Evet 5 milyar yıl sonra ancak bize ulaşıyor. Bu sadece daha sözde en yakınımdaki bir kaç galaksi ötesi. Ya merkez? Merkezden gelen dalgalar enerjiler kaç yüz trilyon yıl öncesinden yola çıkmışlardır kim bilir? Sistemin büyüklüğünü anladınız mı? Şimdi gelelim olaylara. Bizim yaşadığımız yaşayacağımız olaylar, hava değişimlerinden tutun o gün doğan çocuğun ruh haline kadar aklınıza gelebilecek herşey aslında ana merkezden gelen sinyallerle belirleniyor. Yani bugün yaşadığınız hüzünlü halin sebebi sizi ilgilendiren ana merkezden gelen dalganın yüzündendir. Ya da bir anda oluşan mutluluğunuz sebebi yine gelen dalga ile ilgilidir. Buna astroloji diyorlar. Yalnız gazete köşelerindeki astroloji burç yorumlarından bahsetmiyorum, temel astroloji burçların etkisinden bahsediyorum. İşte bunlar hep gelen dalgalardan sizi ilgilendiren dalgalardan kaynaklanıyor. Biz bu dalgalara yayın diyelim.

Ana merkeze yaratıcının ilim sıfatını yerleştirirsek yani o büyük enerjiyi. Dolayısıyla yukarıda verdiğimiz örneklemelerden yola çıkarak yaratıcının ( Allah ) bundan trilyonlarca yıl öncesini de trilyonlarca yıl sonrasını da bilmesinin ne kadar doğal olduğunu görmüş oluruz. Yani Allah herşeyi bilir diyoruz ilim sıfatı vardır diyoruz. İşte bu bilmenin bu sıfatın  arkasında yatan şey kendi aklımızla bu kadar açıklanabilir bişey oluyor. Demek ki neymiş Allah’ın herşeyi bilmesi çokta irdelenemez değil nasibimiz kadar irdelenebilir birşeymiş. Şimdi bu İlim sıfatının yanına eşittir ( = ) işareti getirip yanına levh-i mahfuz yazarsak doğru olur mu? Bence olur. Demek ki Levh-i mahfuz bir kitaptan ziyade bir enerji topluluğuymuş. Ve bu enerji topluluğunda olmuş olacak herşey merkez tarafından biliniyormuş. Bırakın yaşantılı 20 binlik tarihimizi  tirlyon yıllardan bahsediyoruz.

Küçük bir ayrıntıya değinip bitireceğim. Bazı Alim insanlar Levh-i Mahfuzun bir kısmını değiştirilemez temel kurallar ve değiştirilebilir kurallar olarak ikiye ayırmışlardır. Ben bu görüşe katılıyorum. Evet katılıyorum. Gelen yayınlar üzerinde sistemin işlemezi için temel olgular vardır değiştirilemez, bazıları ise insan iradesinin kararına bırakılan yayınlarıdır. Tabi insanın yapacağı seçimi içeren tüm ihtimaller bunun içinde mevcuttur. yani parça parça paket programları düşünün birde ana programı düşünün. A şahsı sağ yola gidecekse şu programdan devam edilecek sol yola gidecekse şu programdan devam edilecek. Yaratıcı sadece evrenin işleyişine etkileri yok sayar. İradenin dışına iter. Mesela “kalplerini mühürledik” tabiri de buradan gelir. Yani kendi sistemi içinde tasarruf eder. Fakat irade dengesini de muhafaza eder.

Sonuç olarak, levh-i mahfuz dediğimiz kitap. Kitap olamaktan çok yaratıcının ilim sıfatının oluştturduğu bir enerji topluluğudur. Bu Enerji topluluğunda dünyamıza gelecek yayınlar doğrultusunda merkezi sistem işler. Bir başka boyutta ise verilen irade doğrultusunda yön seçme hakkı verilmiştir. Yani Levh-i Mahfuz, bir tiyatro senaryosu değil bizde o tiyatroyu oynayan programlanmış insanlar değiliz. Levh-i Mahfuz bize verilen irade ile hangi yolu seçeceğimizi bilen hafıza bütünüdür. Örneğin biz bir asansöre bindik hangi kata çıkacağımıza kendimiz karar veririz. Levh-i Mahfuz sadece bizim hangi kata çıkacağımızı bilir. Yani Allah’ın ilmi. Yani Kader. Alın yazısı gibi safsataları şutluyor. Büyük hafıza büyük enerji topluluğu tanımlarını içeri alıyoruz.

Yazı: Mücahit Onur Diril 

Görsel: Anonim

Loading

Tagged in :

mod avatarı

“LEVH-İ MAHFUZ ( BÜYÜK KİTAP! )” için bir yanıt

  1. […] tüm kararların tüm ihtimallerin yazılı olduğu büyük bir programdan bahsetmiştim. Levh-i Mahfuz yazımda. Bir ağaç düşünelim. Bu bizim yaşamımızın ağacı olsun. Gövdenin dallara […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir