Muhteşem bir kitap. Sözün özüyle başlamayı seviyorum niyeyse. Evet bu kitap gerçekten muhteşem bir kitap. Kitabın bir çok yayınevi tarafından basıldığı farklı tercümeleri olduğu konusuna girmeyecğim gerek te yok sanırım. Ben Nesil Yayınları’ndan kitabı temin edip okudum ve memnunda kaldım. Eğer hayal dünyanız genişse, anlatılan olguları kafanızda şekillendirip animasyon şeklinde tasarlayabiliyorsanız ve tüm bunları yaparken örnek olay arkasındaki mesajı idrak edebiliyorsanız bu kitap tam size göre. Ha bir de unutmadan Osmanlıca kelimelerin biraz yoğun olduğu bir anlatım. Gerçi kitap alabildiğine sadeleştirilmeye çalışılmış ama. Bazı yerleri iki kez okumaktan sıkılmamalı aksine zevk almalısınız. Üstelik kitap tasavvufi özellikler taşımasına rağmen sadece İslam dini üzerinden değil bir çok dinlerin ve düşünürlerin görüşlerinden alıntıyla ilerliyor. Bu da bence az da olsa kitaba evrensellik katıyor ve evrensel doğruyu irdeliyor.
Kitabın eleştirebileceğimiz tek tarafı daha somut ve anlaşılabilir bir nasihatler dizisi beklesekte buna çok sık rastlamıyoruz. Verilen yüzlerce nasihat var tabi ama hepsi üstü kapalı olayların içine gizlenmiş şekilde. Bunu bir eleştiri olarak yöneltsek de aslında kitabı ” A’mâk-ı Hayal ” yapan da bu özelliğidir.
Kitabı kesinlikle tavsiye ettiğimi belirtmek yazıyı çok uzun tutup, tadı kaçar diye içeriği hakkında fazlaca bilgi vermek istemiyorum. O Yüzden kitaptan küçük bir alıntıyla yazıyı bitiriyorum.
Beşeriyet bir ah çekti ve:
-Doğru, doğru! Bana söyleyin, merhamet edin. Madem ki hayattan tiksiniyorum, ama istemeden de yapamıyorum. Saadet nedir? Bunu bana söyleyin. dedi.
İşte bu sırada reis geldi. Meseleyi anladı ve orada bulunanlara:
-Buyurun, şu zavallının problemini halledin, dedi.
Mecliste bulunanlardan bazıları, şu şekilde cevap verdiler:
Hz. İbrahim: Saadet; çalışıp kazanmak ve kazancını diğer insanlarla paylaşmaktır.
Hz. Musa: Saadet; nefsini hırs, aşırı istek firavunundan kurtarmaktır.
Hz. Adem: Saadet; şeytana ve Havva’ya uymamaktır.
Konfüçyüs: Bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktır.
Platon: Daima yüce şeyleri düşünmektir.
Aristo: Mantık! İşte Saadet!
Zerdüşt: Saadet, karanlıkta kalmamaktır.
Brahma: Saadet mi? Herkesin zannettiği neyse, onun aksidir.
Hz. İsa: Saadet; geçmiş zamanı unutmak, içinde bulunulan anı iyi değerlendirmek, geleceği düşünmemekle mümkündür.
Lokman Hekim: İnsanlar bu kelimeyi bütün hasretlerini bir sözle ifade etmek için icad etmişler!
Hızır Aleyhisselam: Saadet, bitmez tükenmez isteklerin giremediği gönüllerde bazan parıldayan bir hayalettir.
Bu Sözler Üzerine Buda öfkeyle ayağı kalktı:
-Ey Beşeriyet! Saadet, yok olmanın güzel isimlerinden biridir. Nirvana! Ey Beşeriyet! Nirvana, dedi.
Beşeriyet yorgun bir halde yere düştü ve:
-Ooooff! Hangisi, hangisi, diye mırıldandı.
O zaman Reis ayağa kalktı ve:
-Ey beşeriyet Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmek, onun yüklerine razı olmak, iyileştirilmesi için çalışmaktır, dedi.
Beşeriyet ayağa kalktı ve:
-Ey Fahr-i Alem! Beşeriyetin dertlerini anlayan ve bunun ilacını bulan yanlızca sensin, dedi.
Bir yanıt yazın