Uzun okumayı sevmeyen kitle çoğunlukta olduğundan dolayı bu konudaki görüşümü özet geçeceğimi bildirmek isterim.
Buhran; en basit tanımı ile bunalım. Kelime köküne baktığımızda ise Arapça köküne göre “hastalığın dönüm noktası, kriz” , Süryanice köküne göre “sınav, sınayış; hastalığın dönüm noktası, kriz” anlamlarını içermektedir.
COVİD-19; insanları etkileyen, şiddetli akut solunum yolu sendromu koronavirüsü 2’nin (SARS-CoV-2) neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu hastalığı. İlk olarak 2019 yılında Çin’in Wuhan şehrinde keşfedilmiş hastalık, keşfinden bu yana dünya çapında yayılarak 2019-20 koronavirüs pandemisine yol açmıştır.
COVİD-19 Buhranı; 21. yy dünyasını alaşağı eden, kurulu tüm sistemleri kilitleyen, küçük mavi küreyi çaresizlik içerisinde bırakan bir sınama, bir kriz belki bir dönüm noktası…
Kimine göre laboratuvarda üretilmiş bir biyolojik silah kimine göre doğanın insana tepkisi, kimine göre yaratıcıdan insanlığa gönderilen etkili bir mesaj. Biyolojik silah olup olmadığını tartışmak için geniş bir laboratuvar verisine sahip olmamız lazım ki o da şu an itibariyle mümkün değil. Doğanın insanoğluna tepkisi diye nitelendirmekte çok maddeci olur diye düşünüyorum. Dolayısıyla ikinci seçeneği daha anlamlı hale getirebilecek üçüncü seçenek yani “yaratıcının insanlığa gönderdiği etkili bir mesaj.” tanımını ele almak verimli olacaktır diye düşünüyorum.
Daha önceki yazılarımda iyiler ve kötülerin sanıldığı gibi bir savaş içerisinde olmadıklarını, aslında bütün meselenin bir denge üzerine şekillendiğini düşündüğümü belirtmiştim. Öyle ki COVİD-19 siyasi, bürokrat, artist, futbolcu, NBA yıldızı, imam, papaz, haham, iş adamı, hamal vs. hiçbir statü tanımadığı gibi bu iyinin ve kötünün dengesine hizmet ediyor. Gerçi böyle evrensel bir mesajın (COVİD-19) insanın kendi eliyle oluşturmuş olduğu statüleri tanıyor olması saçmalık olurdu. Peki madem bu bir mesaj neden sadece mesajın muhataplarını değil de hepimizin canını yakıyor?
Son 10 yılda dünyada etkili değişimlerden biri de bireycilik yönünde gelişti. Tüm psikososyal değişimler, bireylerin kendi dünyası üzerine şekillendi. İnsanlar artık bireysel düşünmeyi, bireysel hareket etmeyi, bireysel inanmayı, bireysel yardımı daha çok benimsiyor. Bu bireysellik son dönemde pik yaptı ve artık insanoğlu, insanlık ırkını insanlık mekanını yani dünyasını düşünmek yerine kendi ırkı ve kendi iç dünyasını düşünmeye başladı. Artık herkesin kendi iç dünyası ön planda her şeyden önce kendisi önemli hale geldi. Fakat bu durum evreni oluşturan bilginin (yani Yaratıcının) kurduğu sistemle uyuşmadı. Nitekim COVİD-19 buhranı bu uyuşmazlığın etkili ama aynı zamanda küçük bir göstergesi.
Evet bizler bireyiz fakat içinde yaşadığımız dünya itibariyle de kolektif hareket etmemiz kaçınılmaz bir gerçektir. Evreni oluşturan bilgide, dünyanın satır başlarında hep insanlık merkeze alınmıştır insanın kendisi değil. Dolayısıyla biz bu kurguya ters davrandığımız için sistem tarafından bir hata aldık ve hatanın düzeltilmesi için kullanma kılavuzunu okumamız yeterli.
Özetle dünya bu kadar çığırından çıkmış ve iyi ya da kötü fark etmeksizin -buna içimizden üzülme de dahil- hepimiz sessiz kaldığımız için hepimiz bu durumu yaşıyoruz. Kendi içimizde ne kadar iyi olursak olalım bu düzeni değiştiremediğimiz için biz de kötü oluyoruz. Ve bu cezayı hak ediyoruz. Bireyselliğimizden kurtulup bir kurtarıcının gelmesini ya da dünyayı yöneten liderlerin bunu yapmasını beklemeden kendimiz bu sistemi değiştirmeye yönelik büyük adımlar atmadıkça bu tür buhranlara zaman zaman maruz kalacağız. Belki sık sık.
Son olarak bitirmeden önce şunu da söylemek istiyorum. Çoğu kişi bu buhrandan sonra eski dünya düzeninin değişeceğini, insanların eskisi gibi olmayacağını düşündüklerini belirtiyor. Bu duruma katılmıyorum. Bu buhranı atlatır atlatmaz eski alışkanlıklara eski düzene geri dönüleceği kanısındayım. Çünkü İnsanlık olarak çabuk unutma gibi bir hastalığımız var. Süreç sonunda bu işten birlikte kurtulmak zorundayız. Bu birliktelik için buhranın bize sunduğu yalnız kalma fırsatını iyi değerlendirmeli sürekli kendimizi geliştirmeliyiz. Gelişim derken sorgulamak, okumak, hayatımızda köklü değişimler yapabilmek gibi eylemleri yapıp erdemimizi inşa etmekten bahsediyorum.
Sağlıkla kalın.
Bir yanıt yazın