Elif ve Ayda’dan Bir Adet Okunmamış Mesajınız Var!

mod avatarı

                Gözlerinizi kapatın, yalnızca 1 dakika bekleyin. Karanlık, saniyelerin tiktoklarını işitir gibisiniz. 1 dakika ne zaman bitecek. Belki çoğunuz 5 saniye bile beklemeden gözünü açtı. Düşünsenize 5 dakika boyunca bu şekilde karanlıkta beklediğinizi. Arttırıyorum 1 saat. Evet tam bir saat gözleriniz kapalı karanlıkta hareket etmeden bekleyeceksiniz. Milyonda bir belki sabreden çıkabilir. Biraz daha arttırıyorum 10 saat. İmkansız! Arttırıyorum. Gözleriniz kapalı her yer karanlık 24 saat, yetmez 48 saat, şaka değil 65 saat, 91 saat! Tam 91 saat, yani 5.460 dakika, 327.600 saniye.

                91 saat beton yığınlarının arasında karanlıkta beklediğinizi düşünün. Üstelik onca okumuşluğunuz var. Hani bilinçlisiniz, hani kriz yönetimi sizin işiniz, hani diplomalarınız olağanca çok, hani falan yerde yöneticisiniz, falan üniversitede profesör, hani dokunulmazlığı olan milletvekilisiniz, hani zengin bir iş adamı, hani o dünyalara sığmayan siz ve benliğiniz. Düşünsenize 91 saat, beton yığınlarının arasında ve karanlıkta. Çaresiz, eli kolu bağlı sadece bedeniniz ve zihniniz.

                Elif ve Ayda bizim kadar değillerdi, bizim kadar bilgileri yoktu hayata, hayatta tutunmaya ait. Ama hayata tutundular. 65 saat 91 saat o karanlık onlar için karanlık değil dünyalarının temizliğinin verdiği bir ışık umuduydu. Elif ve Ayda; karanlık büyüklerinin, malzemeden çalan müteahhidin, göz yuman denetmenin, böyle gelmiş böyle gider deyip önlem almayan toplumunun kötülüklerinden bi haber aydınlık çocuk dünyalarında umudu bekliyorlardı. Nitekim umudun ışığı yüzlerine yansıdı. Sabırla, soğukkanlılıkla nice fedakarlıklarla parmakları ile enkaz kaldıran habiller ellerini ısıttı. Yine insanlığımızın onurunu yerle bir etmiş bir felakete daha sebep olmuş kabillerin pisliğini habillerin iyiliği birazda olsa temizledi. Fakat kabillerin felaketi bir çok canı aldı arkasında bir çok gözyaşı bıraktı.

                Elif ve Ayda. Kendimizi bir anlığına Elif ve Ayda’nın içinde mahsur kaldığı beton yığınlarının arasına bırakalım. Neleri düşünürdük? Neleri düşünmezdik ki. Ama ilk önce pişmanlıklarımızı, ilk önce keşkelerimizi, ilk önce eğer buradan sağ kurtulursam bunu yapmayacağım dediğimiz fenalıklarımızı düşünürdük. Biraz düşünün aklınıza gelecektir. 90. Saatte her şeyden ümidinizi kesmiş takatinizi yitirmişsiniz, yaşam adına umudunuz yok gibi. Allah’ım diyorsunuz bir şans daha bir şans daha verirsen bana şu pişmanlıklarımı bir daha tekrarlamayacağım. Kötülük namına yaptığım tüm hareketlerime ket vuracak iyilik meleği olacağım. Düşünmez miydik? Kim “ulan şuradan bir çıkayımda şu kişiyle hesabımı görüp şu kişiyi de şöyle kandırıp şunun ekmeğine şöyle göz dikeceğim” der ki?

                Elif ve Ayda gün aşırı başımıza gelen, her durumda bize iletilmekte olan mesajı biraz daha dikkat çekerek ulaştırdı bize. Bir sonraki nefesimizin garantisinin olmadığını, iyiliği ve güzelliği, erdemli insan olmanın gerekliliğini ilettiler. Erdemli İnsan! Erdemli İnsan! Elif’in parmakları ile sıkıca sarıldığı bir elin başparmağı değildi rotasını kaybetmiş çevresine ilettiği mesajdı. Ayda bize saatler sonra tekrar hatırlattı karanlığın en dip noktasından çaresizliğin en uç noktasından bu mesajı alıp getirdi bize. Erdemli İnsan! Bizi biz yapacak olan, özümüze dönüp içimizi berraklaştıracak olan, varoluşumuzun yegane gayesi, iyilik ve güzelliğin temsilcisi koskocaman evrenin küçük mavi topunun en kıymetlisi olan erdem sahibi insan.

                Elif ve Ayda ister ki bizler bir saatliğine karanlığa gömülüp yanlışlarımızı, hatalarımızı gözden geçirip onları aydınlığa çıkardığımız gibi geleceklerini de aydınlık hale getirelim. Yoksa Elif’in bugün 65 saat sonra enkazdan kurtarılıp yarın bir kadın cinayetine kurban gitmesi onun umut ışığını yaşatmaz. Ayda 91 saat sonra betonlar arasından başını çıkarmışken yarın ekonomik savaşlar uğruna çıkan savaşlarda evladını kaybetmek istemez. Biz Elif ve Ayda’yı o karanlığa gömenler ile kurtaranlar aynı kişileriz. Bugün bunun hesabını yaparak aydınlığı kalıcı kılmalı, geleceği onlara aydınlık olarak teslim etmeliyiz. Anahtara gerek yok okuyabilmek ve anlayabilmek önemli. Yoksa kaldırımda yürürken yanından geçtiğimiz ağaçtan tutun, pencerenin önünde ekmek kırıntısı arayan kuşa, her sabah yüzümüze doğan güneşten tutun, yüzümüze tebessümle bakan evlatlarımıza kadar her şey hal diliyle bize iyiliği ve aydınlığı işaret ediyor.

Loading

Tagged in :

mod avatarı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir