İLK ÇIĞLIK: SESSİZLİK

mod avatarı

Herkeste bir nefsi müdafaa var. Cümleler havada uçuşuyor. Boğuldukça sesini yükseltiyor herkes. Herkes konuşuyor, konuşuyor… Konuştukça bir şeyler yanlış gidiyor. Herkes yanlış yola gidiyor. Cümlelerini hayranlıkla dinlediğimiz çay sohbetindeki arkadaş ortamımızdaki çok bilmişler bile yanlış yola gidiyor. Konuşulanlar her ne kadar hayranlık uyandırıcı cümlelerden inşa edilse de belki bir kaç saat sonrası kalınan yerden devam ediyor konuşanda dinleyende. Hiç susmayı denemiyoruz. Susmayı beceremiyoruz. Susmayı beceremeyince de sürekli afallıyoruz.

Bir talebe bir gün gelip üstadına sormuş, “öğrenmem gereken ilk kelime nedir?” demiş. Üstadı sessiz kalmış susmuş. Sonra başka bir üstada aynı soruyu yöneltmiş bir önceki olayı anlatmış. O üstatta talebeye “önceki üstadın zaten sana gerçek sözü söylemiş” demiş ve eklemiş, “Sükut keşfedilmesi gereken ilk kelimedir.” Atalarımız “söz gümüşse sükut altındır.” demiş. Necip Fazıl şiirinde sükutu kıvrım kıvrım uzayan uzaklık olarak tanımlamış. Nice dervişler hep susarak kendini gerçekleştirmiş.

Sükut yani adına sessizlik; dediğimiz en yüksek nida, Birçoğumuzun şu zamanlarda başaramadığı en haklı cümledir. Sessizlikte bulur insan kendini. Sessizlikte yalansız, kendini kandırmadan itiraflarda bulunabilir. Sessizlikte hatalarını anlar özrünü diler. Sessizlikte pişman olur. Sessizlikte alır en büyük dersini öğrenir, olgunlaşır. Sessizlikte başkalarının yüzüne söylenen yalan cümleler yerini gerçek kelimelere bırakır. Sessizlik bizim incinen ruhumuzu tamir edebilir. Gökyüzünün sesini sessizlik bize iletir.Cümlelerin aramıza ördüğü duvarları sessizlik yıkar. Sessizlik hareketlerimizde düşüncelerimiz arasında birlik sağlar.

İnsanların sustuğunu düşünsenize. Sessizliği düşünün mesela. Bir kısım insanların bulutları dinlediğini bir kısım insanların sonbaharı dinlediğini düşünün mesela.Mağaraları, sokakları, taş duvarları, kaynayan kozayı… Sessizlik içerisinde oluşabilecek kalabalığı düşünün. Susan insanlardan oluşan kalabalığı düşünün. Bir tek kelimenin bir romanı okutturduğunu düşünün. Kendi sessizliğinizin kapısını aralayın ve girin içeri, bütün bunları düşünün.

Şu zaman diliminde gürültüyü yaşayan nesilleriz biz. Kristal bir sessizliğin düşsel imgelerin dünyasından gürültüyle toz-buz olmuş bir dünyaya sürülmüşüz. Bir neslin sonunu hazırlayan diğer bir neslin çocukları olarak yenilmişiz gürültüye. Belki sessizliğin neslinin temellerini atacak bir nesiliz. Bu iki yolu elimizde tutan, seçme hakkımızın verildiği bir zaman dilimindeyiz. Bütün kutsallarımızın yeniden asıl değerine ulaşabileceği bir fırsatın öncüleriyiz belki de. Ya da yıllar sonrası gürültü girdabında nefes alamayan nesillerin pişmanlıklarıyız.

Sizi sessizlik ve gürültünün savaşına davet ediyorum. Yani iyi bir gelecek ile kötü bir geleceğin savaşına. Orduların değil kişilerin dünyayı değiştirebileceği bir savaşa. Değişimin savaşına. Müjdelenen neslin inşaasının savaşına. Susun… Susalım…  Sessizliğimizle çekelim kılıçlarımızı ve yürüyelim gürültülerin üzerine. Ve savaşın ilk cephesine davet ediyorum hepinizi. Gün ağarırken ya da batarken 2 saat boyunca sessizce oturalım.

Yazı: Mücahit Onur DİRİL

Loading

Tagged in :

mod avatarı

“İLK ÇIĞLIK: SESSİZLİK” için 3 yanıt

  1. SR avatarı
    SR

    Kardeşim harika olmuş ellerine yüreğine düşüncene sağlık devamını bekleriz.

  2. Murad'dan avatarı
    Murad’dan

    Işığın çok olduğu zamanları düşün, yol ve yön gösteren yıldızları görmek mümkün müdür? Görebilmek, bulabilmek ve anlayabilmek için; geceyi beklemek lazım. Farz ve sünnet namazlardan sonra en değerli namazı(Teheccüdü) düşün. Kılabilmek için geceyi beklemek lazım, biraz uyuyup ve uyanmak lazım. Tam da işte bu zamanda bakarsan, istersen bulursun selamet yolunu…

  3. Bıcom avatarı
    Bıcom

    Yazıyı okuyamadım ama eminim ki fevkalade yazmışsındır şüphesiz. Devamını kendim için değil (çünkü okuyamıyorum) takipçilerin için istiyorum. Selametle

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir