DKA-MOD demişlerdi bir kez. Haksızda değillerdi söyleyenler hani. Üstlendiğim vizyon gereği Dünyayı Kurtaran Adam Mücahit Onur Diril’in oldukça kısaltılmış yalın haliyle çağırılmam normaldi. Şu sıralar DKA-MOD kendi içerisinde kendi bilgesizliğinin girdabında yuvarlanıyor. Basit bir divanenin basit bir sorusu bile kendisini iknada yeterli olabileceği için siz değerli okuyucuların tavsiyeleri de kesinlikle akla bazı kapılar açacaktır. Dinleyin beni Ey Dostlarım!
Diğer dinlerde de kısmen geçen bir şeyle giriş yapacağım konuya. Bizim Sırat Köprüsü diye adlandırdığımız bir köprü var hani, mitolojik hikayelerde bile bunun farklı isimleri vardır. Ama bir olay vardır ki o doğrudur. İnsanlar ölür, öldükten sonra ruh bedenden ayrılır ve kendi yolculuğuna çıkar. Yolculuğa çıkan ruh hakettiği yere doğru ilerlemeye başlar. Bizim inancımızda da rivayet edilen bir hadise göre;
“Sırat köprüsünü geçmek herkesin nuruna bağlıdır. Kimi göz açıp yumuncaya kadar, kimi şimşek gibi, kimi yıldız akması gibi, kimi koşan at gibi Sıratı geçerler. Nuru çok az olan da yüzüstü sürünür. Elleri ve ayakları kayar, tekrar yapışır. Nihayet, sürüne sürüne kurtulur.” şeklindedir. Yani kimine göre bu yolculuk çok çok uzun sürecek kimine göre bu yolculuk çok kısa sürecek.
Şimdi ruhu bir ceset gibi düşünelim. Yeni doğmuş bir bebek gibi. Kuracağımız olay örgüsü basit. İnsan eğer iyilik ve güzellikler ile hareket ederse yaptığı her iyi güzel hareket ruhunu besleyecek ve büyütecek. Yaptığı her kötü ve çirkin hareketler ise ruhunu emecek küçültecek. Yani devamlı iyiliklerle beslenen bebek ruhumuz büyüyecek büyüyecek bir dev olacaktır, hatta daha da evrim geçirip kanat gibi özelliklere sahip bir vücut olacaktır. Kötülüklerle beslenen bebek ruhumuz ise eriyecek eriyecek belki doğduğundan daha çelimsiz bir vücut olacaktır. Dağınık gidiyoruz ama parçaları sonda birleştireceğiz biraz sabır.
Ben bugüne kadar dünyayı iyilerin ve kötülerin savaşı olarak gördüm. Hesabıma göre iyilik üzerine kurulan dünya kötü hali almış, bu hal üzerine kötüler ve iyiler savaşmaya başlamış, bu savaşın sonunda iyiliğin galip gelmesi için iyilerin tarafında saf tutmak gerekirdi. Ben iyi olacaktım, iyi ve güzel eylemlerde bulunacaktım, insanları iyiliğin gücüne güzelliğine inandıracak kötülükten alıkoyacaktım, neslim bunu devam ettirecekti ve damlaya damlaya göl olacak gibi iyilik tüm dünyaya hakim olacaktı. İyi bir zafer hikayesi olacak ve namıma layık bir DKA-MOD olarak yattığım yerden gözyaşlarına boğulacaktım.
Yanılmışım sevgili dostlarım. Aslında hikayemiz bu değilmiş. Dünya iyi hal üzerine kurulmamış bir denge üzerine kurulmuş meğer. İyiliğin ve Kötülüğün dengesi. Bir ikilemden doğan teklik aslında bu. Bunun gibi milyarlarca ikilem var. Dünya da hiçbir zaman tam iyilik veya tam kötülük hüküm sürmeyecekmiş. İyiler ve Kötüler var olacak ve hep bir denge içinde olacakmış. İyiliğin saflarında yer alanlar bu dünyada bir zafer değil çıkacakları ruh yolculuğunda zaferi tadacaklarmış meğer. Hep iyi en iyi olmaya çalışan birinin hep sömürülmesi hep birileri tarafından suitmial edilmesi meğer denge gereği yaratıcının kanunuymuş. Sevenlerin hep terkedilmesi, çalışanların hep sömürülmesi, susanların hep haksız görünmesi, sadece çocukluğunu yaşamak isteyen bir küçüğün evine bomba düşmesi… İşte bunlar hep dengeymiş Dostlarım!.
Adı denge olduğu için bunun bir galibi olmayacak. Sadece iyilik üzere olanlar ruhlarını evrimleştirecek ve bedenlerini terk ettikleri andan sonra yollarını kısaltacak, kötülük üzerine olanlar sürünecek acı ve cefa içinde belki milyonlar yıl yolculuk yapacak. Başta söyledmiş olduğum olgulardan yola çıkarak size tavsiyemdir. Yapacağınız her iyi ve güzel hareket sizin ruh bedeninizi besleyecek büyütecektir. Ruhunuzun o uzun yolculuk için bayağı bayağı büyümesi gerek. Bunun için yapabileceğimiz ve tek çıkar yolumuz iyilik. İyilik ve Güzellik üzerine kendimizi besleyeceğiz ki asıl yolculuk denilen seyahate hazır olalım. Kötülerle karşılaşacağız elbet ama bencil olacağız, önce kendimizi düşüneceğiz, yolculuğumuzu düşünüp kötülükle değil iyilikle karşılık vereceğiz ki kendimizi şuradan sağlam bir ruhla atabilelim.
Farkına varmış olduğum yanlışın ve yeni doğrularım sonucu DKA-MOD görevimden istifa ettim mi ? Tabi ki etmedim. Sonuçta her insan bir dünyadır. Tersine çok pis gaza geldim ve iddalıyım. “Kurtarmazsam adam değilim” diyorum. Önce kendi dünyamı kurataracak sonra aileme yetişmeye çalışacağım. Bunları da niye yazıyorum sandınız size mi ? Yok yaa. Çaktırmayın belki yıllar sonra bu satırları okuyacak olan kendi neslime öğüt olarak karalıyorum. ( Düşünen Surat Smileyi )
Bir yanıt yazın