Hava, ateş, toprak ve su… 4 element… Doğayı var eden, insanları var eden, dünyayı şekillendiren 4 büyük element.
Hafızamdan hala silinmeyen, çocukluğumdan kalma bir hatıra üzerine biraz düşündüm ve küçük bir araştırma yaptım. Vardığım sonuç yine beni hayrette bıraktı. Yine aslında bildiğim ama ayrıntısında hayranlık bulduğum bir mesele yakaladım. Hepimiz küçükken görmüşüzdür belki. Arapça dualar kağıtlara yazılır sürahinin içinde bekletilirdi bunun şifa olacağına kanaat getirildi. Veya Su’ya çeşitli dualar okunur öyle içilirdi. Böyle şeyler olduğunu hatırlıyorum. Bu sıralar aklıma gelince ne saçma şeymiş dedim ilkin. Büyüklerimizin yine abarttığı batıl bir inanış dedim. Fakat kısa süre sonra benim evrene bakış açımda bunun bir yeri olabileceğini ve genel olarak inancı kuvvetli insanların sonuç aldığını aklıma getirdim ve meseleyi biraz irdeledim.
Su… Dört elementten bir tanesi belki de en kıymetlisi. Kimyada bize H2O diye öğretildi. Fakat H ın da O nun da bir ruhu olduğu hiçte anlatılmadı. Onların taneciklerinin taneciklerinin ruhu daha doğrusu. Bu dört element içinde bu geçerli. Mucizeleri veya farklılıklarını ancak bununla açıklayabiliriz. Bilimin tabiki bunları tam olarak ispat edeceği günler gelecek ama biz şimdilik tahminlerle ve küçük buluşlarla ilerleyebiliyoruz. Peygamberlerin mucizeleri. Her birinin atomaltı parçacıkların ruhuna hükmedebilmesinden başka bir durumla açıklanamaz. Yaratıcının izni sayesinde o beceri verilir ve onlarda hükmederdi. Neyse o daha farklı bir konu. İleride belki başka şekilde değinebiliriz.
Şimdi ben size desem ki Su daki atom parçacıkları bizi anlıyor. Ne dersiniz? Evet evet bizim söylediklerimizi anlıyorlar. Tabi ki lisanımızı değil. Bizim dilimizden çıkan kelimelerde salgıladığımız beyin frekanslarını hissederek anlıyorlar. Yani Jack “beautiful” derken Mahmut “güzel” derken her ikisinide anlıyor. Ama ikisininde dilinden çıkanı değil dilinden çıkarırken içinde bulunduğu duygu durumunu anlıyor. Yani bir bedevi için “abc” demek güzel anlamına geliyorsa. “Abc” dediğinde aklına güzellik geliyorsa su bunu bu şekilde algılar. Konuyu dağıtmadan toparlayacak olursam, Su aslında bizi anlıyor. Bizi anlamasına göre kendisini de kodluyor.
Yani eskiden büyüklerimiz Su’yu içmeden önce bir şeyler okuyorken şifa olsun diye aslında suyun atomaltı parçaçıklarına hükmetmeye çalışıyormuş. Etkilemek diyelim hükmetmek demeyelim. Yazma işini hala saçma buluyorum onu savunmuyorum ama okumak gayet mantıklı. En basit örnekten yola çıkacağım. Biz suyu içmeden önce suya bakıp “şifa olsun inşallah” dersek veya düşünürsek o suyun bunu algılaması ve vücudumuzda gerçekten şifa oluşturacak eylemlerde bulunması muhtemeldir, bence gerçektir. Hangi dinde olursa olsun müslüman olması şart değil eğer bir insan suyu içerken yada bir iş üzerinde kullanırken suyla konuşursa su onun isteğine muhakkak cevap verecektir. Harç yapan Hasan usta mesela suyla konuşursa harcı daha bir kıvamda olacaktır muhtemelen.
Şimdi bu söylediklerimin bilimsel dayanağını göstermek amacıyla, bu konuda araştırmasıyla meşhur bir bilim adamının bulgularından bahsedeceğim.
Dr. Masaru Emoto bir japon bilim adamıymış. Bu bilim insanımız su lar üzerine araştırmalar yapmış ve suyu kristallendirip şekillerini incelemiş. Zamanını adadığı bu araştırma üzerine birde kitap yazmış. Özetle suyun ruhu olduğunu pozitif ve negatif tepkilere aynı şekilde cevap verdiğini belirtmiş. Bunu da suya çeşitli tepkiler vererek fotoğralayarak isptalamış. Örneğin suya kötü kelimeler sarfedildiğinde suyun kriistallerinin şekilsiz olduğunu görüntülemiş. Aynı şekilde iyi kelimeler sarfedildiğinde su kristallerinin daha düzgün olduğunu görüntülemiş. Aşağıdaki görüntüler Emoto’nun araştırma fotoğraflarından.
Emoto’nun araştırmasını dilerseniz ayrıntılı inceleyebilirsiniz.
Velhasıl benim ulaştığım sonuç aslında inancımızda yer alan bizim anlamlandıramadığımız bir çok şeyin aslında bir sebebi olduğu. Sadece bizim inancımız değil muhafaza edilen tüm dinlerde bu tür ortak mesajlar vardır. Her şeyin somutlaştırıldığı ve soyut kavramlardan uzaklaştırıldığı bu zaman diliminde böylesi gerçeklere ihtiyacımız var. Duygularımızın, düşüncelerimizin aslında bize ne kapıları açabileceğini ve kapatabileceğini bilirsek daha anlamlı bir yaşam sürme şansımız olabilir. Bu nedenle su yun kıymetini bilmeli anahtar cümlelerini bulmalı ve bize faydalı olabilmesi için onunla sürekli iletişim halinde olmalıyız.
Yazı: Mücahit Onur Diril
Bir yanıt yazın