Kemal Sayar ile tanıştığım ilk kitap. Ardı sıra okuduğum kitapların incelemesini de paylaşacağım fakat ilk ve en beğendiğim kitabı olan “Yavaşla” yı çok bekletmemek gerek. Gerçi okuyalı 2 yılı aşkın süre oldu fakat cümleleri zihnimde hala tazeliğini koruyor.
Modern çağda karşımıza çıkan hızın elimizden aldığı onca değeri, onca mahremiyetin karşısında durup okuyucuları Yavaşlatma konusunda kararlı olan bu kitap nihai hedefinde benim nezdinde ulaşmıştır. Tabi sunular fikirlerin hepsini hayatımıza tatbik edebilsek keşke ama tamamiyle bunu başaramamakta ayrıca üzüntü verici bir durum.
Kemal Sayar insanın ruhuna dokunmayı bilen bir profesyonel. Bu ve benzeri profesyonllerin ülke çapında daha ön plana çıkması ve çoğalması toplumsal kalkınma için gerekli bir durum olduğunu bu kitapla bir kez daha anlamış oldum. Kitabın içeriğine çok girmemek konusunda kararlıyım. Bu yazıyı okuyup bu kitabı henüz okumamış kişilere de kesinlikle tavsiyme bu kitabın okunması yönündedir. Ufkunuzu açacak yaşamınıza yeni bir soluk kazandıracak, cümleleri ile size rehber olacak bir eser. Israrla okumanızı tavsiye ediyorum. Sağlıkla Kalın.
- Günümüzün kapitalist toplumu vicdan yoksunluğunu bir değer olarak öne çıkarıyor, antisosyal acımasızlığı bir hayatta kalma stratejisi olarak öneriyor. Acımasızlık, dürüstlük ve empati yoksunluğu bizi ötekini hissetmekten alıkoyuyor ve ‘güçlü olan ayakta kalır’ düşüncesi insanları kurban olmak ile zalim olmak arasında bir seçime zorluyor.
- Hepimiz kırılgan varlıklarız. Hayat hakkında bir düş kuruyoruz, sevdiklerimizle sonsuza dek birlikte olacağımızı, bela ve musibetlerin bize erişemeyeceğini hayal ediyoruz. Oysa hayat yordanamıyor. Ani sıçrama ve kırılmalarla seyri birden değişebiliyor. Hayat Irmağımız, bazen karmaşalar, beklenmedik olaylar, tesadüflerle yatak değiştiriyor ve bizi hiç ummadığımız bir menzile ulaştırıyor. Ona diyorum ki, “derdini sev, kaderini sev, sana kuyuların karanlığından sonra aydınlığı göstereni sev.”
- Modern dünyanın değersizleştirdiği anneliği yeniden yüceltmeli, anneliği övmeliyiz. Çalışma hayatı annelerin ihtiyaçlarına göre çok esnek biçimde düzenlenmeli, toplumsal hayat annelerin çocuklarına yeterli ilgi ve bakımı verebileceği şekilde ayarlanmalıdır.
- Oğulların öyküsü babaların öyküsünün tam kalbinden geçer.
- Modernleşmeyle beraber ev ve iş arasında oluşan uçurum, babanın evden kaybolmasına yol açmıştır. Pek çocuk için, baba artık o uyuduktan sonra eve gelen bir gölge varlıktır.
- Doğru ve yanlış, iyi ve kötü hakkında nesnel ölçütler ortaya konulamıyorsa, o zaman herkes kendi benliğini kendisine rehber edinecektir.
- Ahlak artık kişisel bir sorun ve bireysel bir karardır.
- Hayatın sunduğu yegane armağanın ‘dünyevi zevkler’ olduğunu düşünen ben tarikatı üyeleri, yabancılaşmanın öncü kuvveti olarak ‘anlam krizi’ni tırmandırıyor.
Bir yanıt yazın